"Ağrım olsa bağıramam, aslan görsem kaçamam, kuyruğu ne de tatlı dersiniz ama avcı vurunca afiyetle yersiniz, çok da üşüdüm, kürkümü geri verseniz.. Tavşanım ben, keşke dostum olsan sen.." (Tawşi)

14 Temmuz 2015 Salı

GAZZELİ Pİ


Gazzeli Pi’nin yaşamı


Mona ve Alex, bir mülteci kampında büyüyen iki aslan yavrusu. Kampın mutluluğu olan iki aslan kardeş, geçen hafta arkalarında bir savaşı, bir aileyi ve hüzünlü fotoğrafları bırakıp doğal ortamlarına döndüler.


MONA VE ALEX
Alex, İbrahim’in kucağında, Mona ise Saadettin El Cemal’in yanına yatmış. İsrail geçişe izin vermeyince Gazzelilerin şaşkın bakışları arasında sahil keyfi yapmışlar.
İki ufaklıktan erkek olana Alex, dişisine Mona adı verildi. Ve aslanlar Saadettin El Cemal’in torunları ve çocukları tarafından kedi sevgisiyle kabullenildi.
Üç göz evin, bir odasına kafesler konuldu. Ama yavrular evin içinde, kampın sokaklarında özgürce dolaşıp çocuklarla oynuyordu. Günde yarım kilogram et masrafının dışında bir dertleri yoktu. Eş-Şebbura’da herkesin keyfi yerine gelmişti.
Evin 17 yaşındaki oğlu İbrahim, Mona ve Alex’i parka götürüyor, iki ufaklığa kampın dışındaki özgür hayatı da gösteriyordu.
Fakat doğanın değişmeyen kanunu... Kediler büyüdü! Birkaç ay içinde, birlikte oynadıkları ufak çocukların kucaklarına sığmayacak hale geldiler.
Hayvan hakları için mücadele eden bir İngiliz yardım kuruluşu, Mona ve Alex’in doğal ortamlarına dönmesi için aileye yardımcı olacağını açıkladı.
SINIR KAPISINDA
Gazzeli çocuklar aslan görmeye alışık değiller. Neyse ki Mona ve Alex çocuklara alışık.
El Cemal ailesi pek oralı olmadı. Çocuklar, torunlar, aslanlar hep bir arada mutlu-mesut yaşıyorlardı. Doğar doğmaz bir hayvanat bahçesinden bir mülteci kampına sürülen Mona ve Alex’in keyfi de yerindeydi.
Ama Sadettin El Cemal, kedilerin biraz daha büyüdükten sonra istemeden de olsa çevredekilere zarar verebileceğini biliyordu. Mona ve Alex’i, Ürdün’deki parka göndermeye razı oldu.
İki küçük aslanı geçen hafta yardım kuruluşu Four Paws’a teslim etmek üzere Erez sınırına gittiler. İsrailli yetkililer aslanların geçişine izin vermedi. Saadettin El Cemal, oğlu İbrahim ve iki ufaklık bir otele sığındı. Ertesi gün, Mona ve Alex’e izin çıktı.
Son günlerini, plajda koşturarak, parkta dolaşarak geçirdiler. Ayrılık anı geldiğinde İbrahim’le Mona’nın birbirlerine sarıldı. Savaşın birleştirdiği bu aile, yine savaşın ve ambargonun yarattığı sefalet yüzünden ayrılmak zorundaydı. İbrahim, Mona’yı güçlükle bıraktı.

Mona ve Alex mülteci kampındaki ilk zamanlarında El Cemal’in torunlarıyla.
Sınır açıldı. Mona ve Alex, Ürdün’deki yeni arkadaşlarının yanına doğru yola çıktı. İbrahim, Gazze’de kaldı. Belki de aylar sonra tekrar bir mülteci kampında yaşadığını hatırladı.
http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hayat/29522046.asp

Tawşi der ki; İbrahim'den Allah razı olsun ama keşke diğer hayvanlar da hayvanat bahçesi denen ölüm kamplarına tıkılıp ölmeselerdi, doğal alanlarında kalsalardı.. Hayvanat bahçelerine gitmeyin, çocuklarınızı götürmeyin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.